10 Eylül 2014 Çarşamba

Empati Ustası Ayfer Tunç'tan "Kırmızı Azap"

Tatil sayfasını kapattık, yaz bitti, kendini kış zanneden bir Eylül'deyiz ve çalışmak zorundayız. Hayattan zevk almaya çalışma sanatını icra ettiğimiz bu günlerde sevdiğim bir kitabın en sevdiğim sayfasını tekrar okur gibi dönüp dönüp yaza bakıyor ve nefes alıyorum. Bu yaz okuduklarım ise en sevdiğim kısım. Bugün Ayfer Tunç'un "Kırmızı Azap"ından bahsedeceğim. 



Ayfer Tunç'u hayattaki duruşu, kadın bilinci vs sebebiyle ayrı bir yere koymuşumdur her zaman. Hikayelerinde de hep bunu görmek mutlu etmiştir. Bu kitap "Aziz Bey Hadisesi" ve "Taş-Kağıt-Makas" adlı Ayfer Tunç kitaplarının bir araya gelmiş hali aslında. Genel olarak hikayeler birbiri ile bağımsız görünsede içten içe bir kurgu olduğunu okuduktan sonra seziyorsunuz. Kaybedenlerin, kafayı sıyırmışların, takıntılı ilişki yaşayanların, içinde bulunduğu vasat hayattan kurtulmak için her türlü yolu deneyenlerin, saplantılı sevgilerin ve ayrılıkların, parasızlık çekenlerin, hırsızların, işsizlerin, birbirine kazık atanların anlatıldığı hikayelerde her kahraman günlük hayatta çok sık karşılaştığımız ve bir o kadarda herkesin başına gelmeyecek hikayeleri olan insanlar. 

Öyle tanıdık ki bu insanlar, kitabı okuduktan sonra sokağa çıktığınızda, marketteki kasiyer, kuaför, köşedeki eczacının kalfası ve mahallenin taksi şoförü için benzer hikayeler yazıyorsunuz kafanızda. Ayfer Tunç'un "Kırmızı Azap" hikayesi dışında tüm hikayelerini bir erkeğin dilinden anlatması ise bende ayrı bir hayranlık uyandırdı. "Empati" gerçeğinin nadide bir örneği sanki. 

İçlerinde bir hikaye var ki, o beni çok mutsuz etti. "Yük" adındaki bu hikayeyi okurken çok zorlandım. Konu çocuk taciz/tecavüzü ve olaylar bildiğimiz şekilde anlatılmış. Rahatsız oldum çünkü bu hikayenin ne yazık ki gerçek hayatta yaşandığını düşündüm ve iki kere daha kahroldum. Belki de kahrolalım ayırdına varalım diye yazıldı ama acı gerçekleri tüm çıplaklığı ile okuyunca veya izleyince (sinema vb) ne değişiyor ki? Zaten bu işten rahatsız olan bizler bunu görüp tekrar üzülüyoruz, bunların yaşandığının bize hatırlatılmak istenmesi bizi nereye taşıyor? Bu sorular bende henüz cevabını bulmuş değil. Bu kötü şeyleri yapan insanların aydınlanmasını sağlayacak bu tür etkinliklere katıldığını, yani ne kitap okuduğunu ne film izlediğini düşünmüyorum zaten. 

Kitap çok güzel giderken, sonlara doğru bu hikaye yüzünden kitabı elimden mutsuz bıraktım diyebilirim. Onun dışında diğer hikayelerdeki kurgu ve kahramanlar gönlümün en güzide yerlerini çoktan feth etti bile.


0 yorum:

 

TRİŞKADAN NAĞMELER Copyright © 2012 Design by Ipietoon Blogger Template