14 Ekim 2014 Salı

Çocuk Yetiştirmek Vol.1

Bugünlerde biraz dalgınım, hafızamı zorluyorum sık sık... Çocukluğumu hatırlamak için. İnsan çocukluğunda yaşadıklarını ebeveyn olunca kendi çocuğuna uyguluyormuş. Düşündüm gerçekten hak verdim. Nesilden nesile aktarılan genler gibi çocukluğumuzda yaşadığımız iyi, kötü her şeyi bizde kendi çocuğumuza aktarıyoruz. Aktarmayıpta ne yapacaktık diyenler olabilir :) ya da bunun neresi kötü ki diyenler.... Aslında ortalama olarak iyi bir çocukluk geçirdiyseniz belki de çok fazla endişe etmenize gerek olmayabilir. Ama biraz sıkıntılı bir çocukluk döneminden geçtiyseniz, kendi benliğinizde geliştirdiğiniz savunma mekanizmaları, korku, endişe ve daha bilumum zımbırtıyı farkında olarak veya olmayarak çocuğunuza aktarmış oluyorsunuz. Aktardıklarımız sadece çocukluğumuzla sınırlı değil, aynı zamanda anne ve babalarımızdan öğrendiğimiz anne-baba rol modellerini, çocuk yetiştirmeyle ilgili doğru bilinen tüm yanlışları gelecek nesillere aktarıp devamlılığını sağlıyoruz. Öyle az buz bir iş yapmıyoruz yani :)


İşte bende bu sebeple çocukluğumu, korkularımı, endişelerimi, doğru bilinen yanlışları, toplumdaki anne-baba rol modellerini düşünüyorum bir süredir. Sabırsız kişiliğim acaba ona nasıl etki ediyor? Çarçabuk bir şeyleri hallettiğim için mutlu olduğum, pratik olduğum için kendimi takdir ederek üzerine düşünmeden geçtiğim günlük birçok olayda veya rutinde Güney nasıl etkileniyor acaba? Sonuçta onun öğrenmek için zaman ve hata yapmaya ihtiyacı var, peki ben ona bu zamanı veriyor muyum?  Günlük iş hayatı, yoğunluk akşam eve yorgun gelip bir de çocukla uğraşmak diye sıraladığım bahaneler için ağzımı açacak olduğumda kendi kendimin ağzına bir tane patlatasım geliyor. Böyle olacağını biliyordum ve hiçbir şey bahane olmamalı aslında. Yine kendime bir tür savunma mekanizması geliştirdiğimi düşünüp başka çözüm yolları arıyorum.

Örneğin herhangi bir eşya kırıldığında kendisine zarar verecek korkusuyla gayri ihtiyari hiiiihhhh diye bağırıyorum ya, o ne hissediyor? Sadece korkuyor. Sonra çok üzülüyorum böyle bir tepki verdiğim için. Banyodaki tüm dolapları boşalttığında, eline geçen hemen hemen her şeyi (evin anahtarları, telefonlar dahil) çöpe ya da klozete attığında hayır deyip o an kızdığımı belli etmek, nerede durması gerektiğini anlatmak istiyorum. Kendine zarar verecek hiçbir şeyin farkında değil ve delicesine balıklama dalıyor tüm tehlikeli aksiyonlara. Sonuçta her şeyine eyvalah denilen o şımarık çocuklardan da olmasını istemiyorum. Ağaç yaşken eğilmeliyi de unutmamalı. "Hem cam kenarı olsun hem bağyan yanı" mevzusu yani :) 

İşte asıl sorun burada başlıyor ne zaman nerede ne tepki vereceğim konusunda özellikle bu dönem kafam çok karışık. Çünkü bu dönem neredeyse yaptığı her şey faul :) Çocukta güvenlik kaygısı sıfır. Yaramaz çocuk diyerek ona erkenden bir isim koyup yaramaz olmaya çalışmasını seyretmek istemiyorum. Bazen olmayan şeylere erkenden isim vererek aslında onlara birer kimlikte biz kazandırmış oluyoruz. Zararlı olmayan kendi yapmak istediği şeylere müsaade edip, becerisini geliştirmesine ve güven kazanmasına destek oluyoruz. Aslında bu vb birçok şeye elimizden geldiğince dikkat etmeye çalışıyoruz. "Hayır"ı daha az kullanmak için ortamı buna göre düzenleyerek, "hayır"lık işlere bulaşmasını azaltmayı da yine imkanlar el verdikçe yapıyoruz. Bazen gereğinden çok hayır dediğimi düşünüp, belli şeylere izin vereyim diyorum ama 1,5-2 yaş arası dönemin ebeveyni sınama evresi olduğunu biliyorum. Sınırlarımızı tespit etmeye çalışıyor. Su götürmez bir gerçek ki, aşırı hareketli ve enerjik olması doğası gereği. Buna seviniyorum bile, sağlıklı olduğu için. Ama bazen sabırlar tükeniyor. Şu an bana çocuk büyütmenin en zor yanı nedir deseler? Uykusuz kaldığım geceleri vs bir çırpıda geçip, doğru bir eğitim verip sağlıklı bir birey olmasını sağlamak derdim. Mesela endişelerim ona nasıl yansıyor merak ediyorum. Yapma dediklerimin çoğunu oyun sanıp gülüyor, tekrarlamak istiyor :) bazen ilgisini dağıtmak yetmiyor. 

Çocuğun eğitimi ve "hayır"ı kullanma konusuyla ilgili birçok kitap okudum, hala da kitaplar en büyük yardımcım. Yine internetten sürekli araştırıyor ve benzer durumu yaşayan anne ve babaların tecrübelerinden faydalanıyorum. Ama Güney ilk doğduğu günden beri şunu biliyorum ki, bazı şeyler kitaplarda yazmıyor. Yada yazdığı gibi olmuyor :)

Çocuk yetiştirmek demek kendini değiştirmek demek. Kendimde gördüğüm olumsuz ne varsa önüne bir engel koymaya çalışmak, tepkilerimi kontrol etmek en önemlisi de günlük stresimi ona yansıtmamak zorundayım. İşin zor kısmı bu işte sevgili okur. İnsanın kendini değiştirmesi. Değişim için zorlaması. Evlenince hayatımız değişiyor sanıyoruz ya, aslında o değişim değil, bir forma girmek sadece. Asıl kişiliğimle ilgili değişim çocuğum olduktan sonra oldu. Büyük bir sorumluluk. Ama ileride geçmişe dönüp baktığımda iyi ki diyeceğim günleri düşünüp mutlu oluyorum. Hiçbir şeyin vermediği hazzı alabileceğim dünya üzerindeki tek şey. Hazinem. 

Not: Fotoğraflar Kurşunlu Şelalesi Tabiat Parkı /Antalya'dan. 











6 yorum:

GÜLŞAH dedi ki...

şimdiki cocuklar bizim dönemimizden cok farklı algıya sahipler ister istemez hepimiz zorlanıyoruz arastırıyoruz öğreniyoruz en iyi sekilde yön vermeye calısıyoruz.ama annelerimizin yöntemlerinede kaymıyoruz değiliz :)sevgiler..

“Sabiha çok Haklı” dedi ki...

tum bunlari dusunup ; onun icin her seyin en iyisini yapabilmek icin kendinle yaptigin savasi farkettigi zaman guney, kendini cok şansli hissedecek..

Unknown dedi ki...

"Hem cam kenarı olsun hem bağyan yanı" olsun valla isteyenin bir yüzü olayı :))
Sende durum biraz ipleri elimde tutayım aman herşeye yeteyim şeklinde ama inan bu da geçici :) Yapışık ve sınır zorlama evresi 3 yaşa doğru azalarak bitiyor sonrası arkadaş modu :) bu aralar sadece sakinleş :) keep calm.....

Unknown dedi ki...

@Gülşahcım, annelerimizin yöntemlerinde de iyi şeyler var onları da uyguluyoruz dediğin gibi..umarım onlar için en iyisini yapabiliriz.

Unknown dedi ki...

@Bernacım canım kardeşim, böyle düşünmen bana çok büyük moral oldu umarım Güney'de büyüyünce böyle düşünür :))

Unknown dedi ki...

@aslıhancım isteyenin bir yüzü vermeyenin iki yüzü :)) aslında herşeye yetmek istemiyorum artık çünkü bu benim üzerime gereğinden fazla yük geitiriyor, geç oldu ama anladım bunu :) sadece ileride birşeyleri yanlış yapmış olmanın verdiği pişmanlığı yaşamak istemiyorum ama hata da olmazsa doğruyu bulmak daha da güç oluyor. Ve kendimi düşünüyorum ben hatalarım ve tüm kusurlarımla ben oldum. Yani o da gerekli aslında :S devreler yandı bende Aslı :)))

 

TRİŞKADAN NAĞMELER Copyright © 2012 Design by Ipietoon Blogger Template