28 Ağustos 2014 Perşembe

En İyi Arkadaşım Olur Musun Alper Kamu?

Bu yaz okuduğum kitapların en etkileyicilerinden birini anlatacağım bugün. Kitabın arka kapağını okuduğumda bir erkek çocuğu büyüttüğümden midir nedir bilmiyorum ama "kesinlikle okumalıyım" dedim. Sanki Güney'in 5 yaşındaki halini anlatacaktı kitap bana :) elbetteki beklentim bununla sınırlı değildi. Daha önce kitap hakkında edindiğim bilgiler beni epey meraklandırmıştı. Alper Canıgüz'ün "Oğullar ve Rencide Ruhlar" adlı kitabından bahsediyorum sayın okuyucu...



Kitabın kahramanı 5 yaşındaki Alper Kamu. Alper Kamu tanıdığım en küçük, en duygusal ve en bitirim kahramanlardan olmakla birlikte zeka pırıltısı ile yaşıtlarımdan daha verimli bir sohbet geçirebileceğimi düşündüğüm bir arkadaş gibi. Ya da olmasını istediğim, komşunun oğlu :)

Alper Canıgüz 5 yaşındaki bir çocuğun dilinden bir cinayet hikayesi anlatıyor ama salt bir polisiye deyip geçemeyeceğimiz bir şekilde yapıyor bunu. Baştan uyarayım bilindik polisiyelere de hiç benzemiyor. İnsan ilişkileri, karakter analizleri, hayata ilişkin çözümlemeleri, aileyi sorgulaması, mesleklerin nasıl insanların üzerindeki etkileri, insanların meslekler üzerindeki etkileri, düzenin boktanlığı bunlardan sadece bazıları. Bu konulara değinirken yer yer absürtlü, kara mizahlı yer yer akademik ciddiyete sahip keskin bir dil kullanıyor. Bir an geliyor kahkaha atarak sesli gülüyor, bir an geliyor içinizden geçen uzun bir "hımmmm" veya "haaynnnn" ile aydınlanma yaşıyorsunuz. 

Alper Kamu daha kitaba başlarken size hayatı çözdüğünün mesajını veriyor ve diyor ki: "Beş yaş insanın en olgun çağıdır, sonra çürüme başlar". Alper Kamu mahallesinde yaşanan cinayeti, yine mahallede yaşayan kişiler ve ailesinin içinde bulunduğu halet-i ruhiye içinde bazen çocuk bazen bir dedektif gibi çözmeye çalışıyor. Cinayetin çözülmesinden ziyade Alper Kamu'nun bu uğurda yaşadıkları, yaşattıkları ve içinde bulunduğu hallerin tarifi daha sürekleyici diyebilirim. Çabası, sanki bu cinayetle beraber karanlıkları aydınlatmak, bilindik ama içselleşmiş haksızlıkları yüksek sesle haykırmak, yanlış ve bozuk olan her şeyi gözümüze gözümüze sokmak gibi. Ve nitekim "İnsanlığa dair kavrayışımızı biraz daha ileri götürmeyecekse bir cinayeti çözmenin ne anlamı var ki?" diyerek bu konuya da noktayı koyuyor Alper Kamu'cum. Bağzı kısımlarda erkek egemen sistemle bir sorunu olmadığı mesajını alsam da, değer yargılarının sağlamlığına olan inancım bunu göz ardı etmemi sağladı. Ya da ben öyle sandım :) Bağzı bağzı şiddet eğilimi söz konusu olduğunda da, "şiddete meyyalim vallahi dertten" diyerek yine kendini temize çıkardı.

Bu kitabı aşırı derecede abartmak istiyorum lakin cümlelerimin hakkını verememesinden yetersiz kalmasından korkuyorum. Ama şunu çok net söyleyebilirim ki; kitap bittikten sonra Alper Kamu piçini bir yerde bulup uzun süre onunla takılmak istedim. Sanki kapı komşumun oğlu olsa en iyi arkadaşım olurmuş gibiydi. Bu sebeple Alper Canıgüz'ün bundan sonra yazdığı, Alper Kamu'cuğumun yine baş rolde olduğu "Cehennem Çiçeği" adlı kitabı okumak için de son derece sabırsızlanıyorum. Ez cümle sayın okuyucu; hemen bittiği için üzüleceğin bir solukta okunan bu kitabı şiddetle öneriyorum, öneriyorum ve öneriyorum.


0 yorum:

 

TRİŞKADAN NAĞMELER Copyright © 2012 Design by Ipietoon Blogger Template