20 Ağustos 2014 Çarşamba

Atları Bağlayın Yazı Burada Geçireceğiz

Yaklaşık olarak Güney doğduğundan beri (yani 15 aydır falan) doğru dürüst kitap okuyamadığımdan, hasretliğimin nasıl da tavan yaptığından daha önceleri bahsetmiştim. Kitaplara susamış biri olarak nerden başlasam? Hangi tür kitap okursam hem sıkılmam hem de bir çırpıda okuyup bir bardak suyu kana kana içmiş gibi derin bir ohh çekerim acaba diye derin düşüncelere dalmışken, kitaplığına ve bu konudaki damak tadına güvendiğim yakın bir arkadaşımın elinde okuduğu kitabı "al oku" diye vermesi ile gayet patadanak bir şekilde başladım okumaya bu yaz...


Kitabı yekten vermesindeki sebep ise; tatile çıkarken kendi bavulumuz ve yanına Güney'in evdeki tüm eşyalarının birer minyatür kopyasını ne olur olmaz diye yanıma almaya çalışarak bir de çocuk bavulu hazırladığımdan okumak için seçtiğim kitapları evde unutmamdı. Bunu dillendirdiğimde arkadaşımın "ah yazık, anne işte bir şey unutmayacağım diye yine kendini paralamış" diye içinden geçirdiğine; merhamet, şefkat, acıma ve bir o kadar da dostlukla bakan gözleriyle kitabı bana uzattığına sonradan aydım :) Hayatta sonradan üzerine düşünüp anlam verdiğiniz, belki altına yeni metin yazdığınız anlardan biriydi işte...
Aslında olaya dışarıdan bakılınca belki de gerçekten acınacak durumda kendimi ertelediğim, ikinci plana attığım şahsımın üzerine birilerinin acilen damacanayla şefkat ve merhamet atması gerektiği aşikardı. Hamileliğimi de sayarsam son 24 aydır kendimi çok hor kullanmıştım. Ama işte bunlar hep dışardan bakılınca görülen şeylerdi...İçeriden bakanlar göremiyordu misal ben, misal sevgili kocam, misal henüz bu mevzulara aklı ermeyen biricik evladım...sebebim.

Bebekle tatile çıkmanın ne demek olduğunu elbetteki bilenlerdeniz...Dönüşümlü olarak anne veya babanın dinlenmesi, bebek uyduğunda sabit mekanda birlikte yapılacak kısıtlı (!) aktiviteler ve kendine zaman ayırma. Yaşayacaklarının farkında olarak yaşamak insana ayrı bir ermişlik ayrı bir olgunluk veriyor. Ama tabi buna rağmen yer yer isyeaağğnnn ettiğimiz de oluyor :) Bu sene tatilimizi iki parta böldük. Birinci part Ağustos ayında bayram tatiliyle birleştirdiğimiz part 1 bölüm 1 babanne ve part 1 bölüm 2 anane yazlık turu, ikinci part ise Eylül ayına ayarladığımız çekirdek aile otel tatilimiz. Bayram tatili ile birleştirdiğimiz Ağustos tatilimizi babanne ve anane yazlıklarında geçirecek olmamız bir nebze bünyeye rahatlama hissi veriyordu. Onlar özlemiş oldukları torunlarıyla ilgilenirken bizde kısmen de olsa dinlenebilecektik. Beklentilerimizin karşılanma oranı farklı sebeplerden dolayı düşük olsa da, fena sayılmazdı. Fena sayılmayan bu anları ise bol bol okuyarak değerlendirdim. 

Okuduğum kitabı anlatacağım postun tatil postuna dönüşmesine izin vermek istemediğimden hemen kitaba geçiyorum. Melisa Kesmez'den "Atları Bağlayın Geceyi Burada Geçireceğiz"i bir solukta okudum. Melisa Kesmez'i sabit fikir de yazdıklarından takip ediyordum ve kendine ait bir blogu olduğunu ise kitaptan sonra öğrendim. Kitap bittiğinde karmakarışık duygular içindeydim, toplamda 25 hikaye vardı ve hepsi mükemmeldi. Hikayelerin tam bitmesi gereken yerde bitmesi, gereksiz ayrıntı ve tanımlamalara girmeden vermek istediği duyguyu karşı tarafa, 5 çizgili çekim gücünün 5'i de senin için çalışan kablosuz bir modemin yanındaymışsın gibi, çok net aktaran harika bir yapısı vardı. Genelde hikaye kitaplarında en vurucu hikaye en sona konur ya, tam tersi kitap en vurucu diyebileceğim ilk hikaye "balık kraker" ile başlıyordu ve tam 12'den vurmuştu. Ve benim 12'im kalbimdi.

Akıcı dili ile okuyucuyu kendine bağlayan Melisa Kesmez, her şeyi bir anda bırakıp gitmeyi, yıllanmış dostlukların geçtiği evreleri, anne-kız ilişkilerini, çoktan sonu gelmiş evlilikleri sü(rü)ndürmenin anlamsızlığını, aldatılmayı, aldatmayı, çocukluk hayalleri ve hayal kırıklıklarını, patronlara çekilen restleri, modern dünyanın tüm çaresizliklerini, vazgeçemediğimiz tüm zaaflarımızı ve daha nicelerinin altını çiziyor.

Belki de bir kitabı sevmenin doğallığında gelişen işlenmemiş en rafine duygusu "kendinden bir şeyler" bulma kısmı ise tüm hikayelerde örtüşüyor. Bundandır ki kitabı şiddetle tavsiye ediyorum. 

Kitabı okuduktan sonra tatilin (part 1 bölüm 2 anane yazlığı) bitmesini istemediğim için "Atları Bağlayın Yazı Burada Geçireceğiz" mottosuyla yaşadım bir süre....devamında ne mi oldu? 2 hafta sonra atlara binip yola düştük...




0 yorum:

 

TRİŞKADAN NAĞMELER Copyright © 2012 Design by Ipietoon Blogger Template